Kategoriler
Yüreğimden ve Aklımdan Damıttıklarım

Olmamışlığım

Küçüklüğümden bir sahne. Birilerine diyorum ki, kör olmasaydım mühendis olurdum.  Sanırım 5-6 yaşlarındayım. O aralar benzer şeyleri sıkça söylüyordum galiba. Bir gün abim veya ablalarımdan biri kenara çekti beni ve şöyle dedi: “Bak, böyle söyleme çok üzülüyor annem-babam”. Neresinden tutalım? Kör olmamı bir yetersizlik karinesi olarak kabullenip baştan vazgeçmemden mi, yoksa bunu dile getirmeme bile izin vermeyen, hayal kuramamamı bile kısıtlayan çevresel koşullardan mı? Gelin biraz yeti farklarımızı ve hayallerimizi tabulaştıran şeyleri konuşalım.

Kategoriler
Yüreğimden ve Aklımdan Damıttıklarım

Evdeki Kırlent

Geçen gece bir yerden dönerken tam taksinin ön koltuğuna oturacağım, birden koltuk hareket etti düşeyazdım. Kaptan: “Pardon abi rahat et diye koltuğu arkaya alıyordum da”. Ben, onu ayarlayamam ya! Bu minik anın düşündürdükleri yazdırıyor bu satırları bana. Koltuktaki kırlent, sehpadaki saksı, askıdaki çanta. Hiç böyle hissettiğiniz veya hissettirildiğiniz anlar oldu mu hayatınızda? Benim o kadar çok olmuş ki dönüp baktığımda, belki de bugünkü kişiliğimdeki bazı izlerin sebebidir o anlar. “Dur ben yaparım.” cümle ve eyleminin insanlarda açtığı derin çukurları biraz inceleyelim mi, dilerseniz?

Kategoriler
Yüreğimden ve Aklımdan Damıttıklarım

Ebeveyn

– Birlikte koşabilir miyiz?

– Hayır, biz onun riskini alamayız.

 

– Şelaleye birlikte tırmanalım mı?

– Sakın, çok tehlikeli orası. Biz bile zor gidiyoruz.

 

– Kan verebilir miyim?

– Yanınızda kimse yoksa olmaz.

 

İlk yanıtı koşu için başvurduğumuz bir spor grubundan, ikincisini çok yakın bir arkadaş grubundan, üçüncüsünü de Kızılay’dan aldım son bir hafta içinde. Neyse ki son iki olayda ısrarlarım galip gelip istediklerimi yapabildim. Koşu meselesinde ise halen süreç askıda.

 

– Anne top oynayabilir miyim?

– Hayır, çıkamazsın tek başına dışarı.

 

– Resim yapabilir miyim?

– Hayır, İngilizce öğretmenin gelecek.

 

– Kitap okuyabilir miyim?

– Önce 200 soru çöz.

 

Bunlar da binlerce çocuğun sözde koruyucu kollayıcı ebeveynlerinden aldıkları yanıtlar…

Özellikle orta sınıf ailelerin çoğunda çocuklarına gösterdikleri davranışlarla toplumun sakatlara gösterdikleri tutum ve tavırlar o kadar benzer ki şaşarsınız. İşte o benzerliği irdelemek istiyorum biraz.

Kategoriler
Yüreğimden ve Aklımdan Damıttıklarım

Evdeki Kilimden Maraton Pistine

3 Nisan Cumartesi saat: 09:13. 4 Nisan İstanbul yarı maratonuna yaklaşık 25 saat kaldı. Uzun süredir duymadığım bir heyecan sarmış bedenimi. İnsanlık için gayet sıradan, hatta belki sıkıcı, benim içinse çok önemli bir gün olacak yarın hayatımda. İlk kez bir yarı maraton koşacağım ve ilk kez 21 Kilometreyi yapacağım.

Kategoriler
Yüreğimden ve Aklımdan Damıttıklarım

Akademik Sağlamcılık Günlük Önyargıları Ne kadar Aşabiliyor?

Körler daha az mı kansere yakalanır? Depresyondan ne haber? Galiba halüsinasyon da göremediğimiz için şizofreniye hiç rastlanmıyormuş bizlerde. Vay be, ne muhteşem insanlarmışız da haberimiz yok! Diğer taraftan körler cinsel yönden daha az tatmin oluyormuş. Kadınlar adet düzensizlikleri yaşıyor, kör erkekler de daha az sperm üretiyormuş, Kenneth Jernigan’ın bize aktardığı eski bilimsel araştırmalara göre.

Tüm bunlar komik mi geliyor size? Pek de komik değil. Üzerine birçok şey yazılıp çizilen, bilimsel makale ve araştırmalara konu olan sadece birkaç çalışmadan söz ettim size. Belli ki akademik sağlamcılık iş başında ve bir inceleme alanı olarak farklı bir grup buldular mı öncül varsayımlarla çok az katılımcı üzerinde analizler yapıp sonuca varmayı pek seviyorlar.

Kategoriler
Yüreğimden ve Aklımdan Damıttıklarım

Gözetlenme ve Görünmezlik Arasındaki Yaman Çelişki

“Freak Show” kavramını duydunuz mu hiç? Türkçesi ucube gösterisi. Küçük bir internet araştırması yaptığımızda ucube gösterilerinin özelikle 19. ve 20. yüzyıllarda Avrupa’da pek yaygın olduğunu görüyoruz. O kadar popülermiş ki Kraliçe Victoria bile bayılırmış bu gösterilere. Peki, kim bu ucube diye etiketlenenler? Anatomik olarak farklılıkları olanlar. Sağlamcılık bakış açısıyla bozuk olanlar yani. Kolları, bacakları olmayanlar, fazla kıllı kadınlar, birden fazla cinsel organı olanlar veya hiç olmayanlar, aşırı iri göğüslü veya kalçalı kimseler, siyam ikizleri, devler veya cüceler… Kısaca toplumda tipik olarak görülenden farklı olan herkes. “Çatlak Zemin” yazarlarından Merve Çeltikçi ucube gösterilerini ve günümüzdeki yansımalarını ele alan harika bir yazı kaleme almış 2020 yılının mayıs ayında. Aşağıdaki bağlantıdan okuyabilirsiniz.

https://www.catlakzemin.com/eglence-malzemesinden-motivasyon-kaynagina-ucubeler-ve-engelliler-baglaminda-tetra-amelia-sendromu/

Çeltikçi bu yazısında 19. ve 20. yüzyıllarda ucube olarak değerlendirilen insanların bugün ağır engelli veya sakat olarak nitelenmelerini de anlatıyor ve aslında bugünkü engelli motivasyon konuşmalarının dünün ucube gösterilerinin neden bir devamı olduğunu muhteşem biçimde ele alıyor.

Benim bu yazıdaki derdim ise başka. İnsanlar kendilerinden farklı olanları -ama gizli, ama açıktan açığa- neden röntgenliyor sürekli sizce? Diğer taraftan da bu kişilerle etkileşime girmekten, doğrudan muhatap olmaktan niçin fellik fellik kaçıyor?

Kategoriler
Yüreğimden ve Aklımdan Damıttıklarım

İçimizdeki Sağlamcılık Neden Bu Kadar Güçlü 3: Üstenci Yardımla Nasıl Baş Edebiliriz?

“Sağlamcılığa karşı çıkıp bağımsızlığı temel prensip edinirken denge nasıl kurulur? Yani, mesela, gören biri de daha çok gayret ederek ailesinden daha az yardım alabilecek durumdayken ailesinin fedakarlığı sayesinde daha az sorumluluk alabiliyor veya yine gören birinin yolda bebek arabasını merdivenden çıkarması gerekirken tanımadığı birinden yardım alması gerekebiliyor ve bu yardımı gocunmadan kabul edebiliyor. Ancak söz konusu bir kör olduğunda tanıdığı veya tanımadığı birinden aldığı herhangi bir yardım kör olduğu için alıyor diye algılandığı için bu kişi yardım almamayı tercih edebiliyor veya yardım almak zorunda kalıp sonra da kör olduğu için mi yardım ediyorlar diye düşünüp bundan rahatsız olabiliyor. Her şeyde eşitlik isterken herkes gibi yardım alabilmede de eşitlik nasıl sağlanır? Dik duracağım diye hiç yardım almamak ve kör olmasaydım da bana yardım ederlerdi düşüncesiyle sorumluluktan kaçmak arasındaki duruş nasıl dengede kalabilir?”

 

Merhabalar dostlar. “İçimizdeki Sağlamcılık Neden Bu Kadar Güçlü” yazı dizimin ilki sonrası bir arkadaşımın yaptığı Facebook yorumuydu okuduğunuz satırlar. Burada isim kullanmıyorum çünkü önemli olan olgular, kimin söylediği değil. Önce teşekkürler sevgili arkadaşım. Süreci bir dizi haline getirmem için bu yorumun ateşleyici oldu benim için.

Kategoriler
Yüreğimden ve Aklımdan Damıttıklarım

İçimizdeki Sağlamcılık Neden Bukadar Güçlü 2: Yaygın ve Örtük Bir Sağlamcılık Türü Olarak Üstenci Yardım

Mary 22 yaşında üniversite mezunu kör bir genç. Birkaç aydır yerel bir radyo istasyonunda tam zamanlı olarak çalışıyor. Beyaz baston kullanıyor ve iş yerine yalnız gidip geliyor.

Bir gün yine iş güzergahındaki otobüs durağına yürürken, her gün kullandığı yolun inşat nedenli kapandığını görüyor ve başka bir yoldan durağa gitmeye karar veriyor. Bu sırada bir sokağın köşesine geldiğinde durumu teyit etmek için yoldan geçen birine soruyor: “Affedersiniz 22’nin geçtiği otobüs durağına gidiyordum karşı kaldırımdaki durak dimi?” Geçen kişi: “Dur dur o yol çok tehlikeli senin için ben geçireyim.” Diyerek ve Mary’nin bir şey demesine fırsat bırakmadan koluna giriyor. Mary: “Pardon ben kendim halledebilirim sadece doğru yerde olduğumdan emin olmak istemiştim soruma cevap verir misiniz?” diye yanıt vererek diğer kişinin kolundan çıkıyor.

Mary’nin davranışını nasıl değerlendirirsiniz? (Wang ve arkadaşları 2015, 2019)

Kategoriler
Yüreğimden ve Aklımdan Damıttıklarım

İçimizdeki Sağlamcılık Neden Bu Kadar Güçlü

İçimizde bizi sağlamcılara yüksünmeye, kendimizi eksik görmeye iten kanıksanmış sağlamcılığın nedenleri ne olabilir sizce? Ya bundan düşündüğümüzden daha çok fayda sağlıyorsak? Hangi faydalar bunlar? Ben üç neden sayacağım, Kendini gerçekten çaresiz görme, sorumluluktan kaçma ve aciz olma halinin getirdiği rant.

Kategoriler
Yüreğimden ve Aklımdan Damıttıklarım

Normal Olmak İstemiyorum!

Merhabalar dostlar. Geçen cumartesi GETEM’in artık gelenek haline gelen sertifika törenini yaptık. Ben de orada bir konuşma yapmıştım. Kalıcı olsun diye kendi sayfamdan da paylaşayım istedim. Konusu Normal olmak istemiyorum!

Geçenlerde  bir reklam düştü kulaklarıma: Kabul edelim, biz insanlar sınırlı varlıklarız diyordu. Kürkümüz, kanatlarımız,  pençemiz yok, ama yine de hayatta kalıyoruz.

durup bir günlük kelime dağarcığımıza bakalım mı? Bazı sözcükleri ne çok kullanıyoruz. Normal, sağlam, mükemmel, bozuk, eksik, sendromlu.