Yaklaşık 2 aylık bir ara, ve Engelsiz Erişimli Saatler onbirinci sezonuna merhaba diyor. Yeni sezonda da Çarşamba akşamları Adem abiyle birlikte konuğunuz olacağız akşamları. Yine bilişim ipuçları, yemek tarifleri, kitap ve film tanıtımları, ödüllü yarışmalarımız sizleri bekleyenlerden yalnızca bazıları.
Ay: Eylül 2020
Filmler, müzeler, pastalar, yolculuklar, kataloglar, spor egzersizleri ve dahası. Hepsi nisan ayından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Engellilikle Yaşamak dersi öğrencilerinin olağanüstü emekleriyle buluştu sizlerle. O dönem deneysel bir çalışma olarak başlattığımız projemizdeki betimleme sayısı 31’e ulaştı. Maalesef hak ettiği ilgiyi pek göremedi bu betimlemeler. 4 5 Facebook mesajı ve birkaç izleyenden ibaret kaldı canlı yayınlar. Ama ben yine de projemizin değerinin zamanla anlaşılacağına inanıyorum. Harcanan çabayı daha bir kalıcı hale getirmek için ağustos ayındaki yaz okulunda şu ana kadarki tüm canlı betimlemeleri Engelsiz Youtube kanalımız içinde oluşturduğumuz Canlı Betimlemeler Oynatma Listesine Ekledik. Bu listeye ulaşıp tüm canlı betimlemeleri görebilmek için
Canlı Betimleme Oynatma Listesi
Bağlantısına girebilirsiniz.
Bu sabah basit, ama bir taraftan da çok üzücü ve düşündürücü bir tv erişilebilirlik sorunu yaşadık Sevda’yla. Kahvaltı sırasında DigiTürk’ümüzü açtık ki, sadece iki kanal arasında gidip geliyoruz. Televizyonu kapadık açtık, kartı çıkardık taktık, sorun sürüyor. Sonra neyse ki, Seeing Aİ ile ekranı bir okuttum, ne duydum dersiniz, yanlışlıkla kaydetmeye basmışım. kayıt devam ederken başka kanala geçilmez yazısını okuttum kısa metin kanalındaki OCR ile. Ama kaydı nasıl durduracaktım. Kayıt tuşu hangisiydi ki? Allahtan bence son yılların en iyi uygulamalarından birisi olan Be My Eyes imdadıma yetişti ve destek olan arkadaşla önce kumandadaki kayıt tuşunu bulduk, ona basınca bir kez aşağı oka basıp tamam yapınca kayıt durdu ve kanalla dolaşılabilir hale geldi.
Evet sorunu çözdük belki, ama düşündürücü olan şey başka. Bu kadar basit bir mesele için bin bir takla atmak zorunda kalmak. Bazılarınıza göre, ben kör olduğum için ekranı okuyamadım, vah vah! Ama asıl gerçek, teknolojik anlamda her türlü yatırımı yapan dijital şirketlerin bünyelerine temel anlamda bir ekran okuyucu koymamaları. Bu, Türkiye’de de böyle dünyada da. LG gibi bazı tv kanallarında ekran okuyucular var, ama dijital bir platform kullanıyorsanız, o da devre dışı. Bir tek televizyonda mı, iş, çamaşır ve bulaşık makinelerinde de aynı, klima, fırın ve hatta düdüklü tencerelerde de. dijital olan her alanda ekran okuyucu desteği temel bir evrensel tasarım ilkesi ve insan hakkı olarak kabul edilmedikçe, biz bu sorunları daha çok yaşayacağız. Daha bir özetle, verilen bir bilgi yalnızca göze, veya kulağa hitap ettiği müddetçe bir grubu dışlamış oluyorsunuz. o nedenle sunduğunuz bir bilginin 3 algı olan görme, işitme ve dokunmanın mümkünse üçüne de, ama en az ikisine hitap etmesi zorunlu olmalı. Bu da tüm dijital bilgi sunan yazılım ve donanımlara bir şekilde ekran okuyucu desteği sağlamakla mümkün olabilir. çünkü ekran okuyucu görsel bilgiyi dileyene işitsel dileyene dokunsal olarak verme olanağına sahip olur. bu sistemler, ideal olarak mevcut donanımın içinde olmalı. Fakat olamıyorsa, en azından bazı ev eşyalarında olduğu gibi mutlaka mobil telefonlarla da yönetilebilecek bir ara yüz şart olmalı. Bu ara yüz yalnızca bilgi veren değil mevcut ekranlardaki bilgiyi de alan bir yapıda olmalı.
Fazla mı teknik konuştum daha açık anlatayım. Ben yürüme bandımdaki hızımı, yaktığım kaloriyi birine sormadan öğrenmek istiyorum. Televizyonda açtığım bir kanalın hangisi olduğunu, o anki programı kanal numaralarını ezberlemeden de bilmek istiyorum.
çamaşır ve bulaşık makinemdeki programları yerlerini ezberlemeden bilmek, fırının ısısını birini sormamak, kombinin derecesini kolayca öğrenmek istiyorum. Böyle deyince pek mi bir dramatik oldu? Hayır! Aslında temel bir insan hakkını talep ediyorum: tüm dijital platformlara ekran okuyucu desteği.
Sivil toplum kuruluşları, abuk subuk indirimler peşinde koşma, sınav erteletip bununla gurur duyma, olur olmadık idari izinler talep etmekten vakit bulurlarsa, bir düşünsünler bence. Kamusal alanda hizmet verenler, sahte sosyal sorumluluk kampanyalarıyla kendilerini tatmin edip ne çok şey yaptık diye faaliyet raporlarına yazmaktan fırsat bulurlarsa, gerçek ve kapsayıcı hizmet kavramını biraz daha ciddiye alsınlar bence. Kanun koyucular, yalnızca, yardım, bakım ve koruma dışında da haklar olduğunu ve bunlara da yoğunlaşmak gerektiğini daha fazla ere alsınlar bence.
En yaygın kullanılan 3 sosyal medya platformu olan Facebook, Instagram ve Twitter içinde paylaştığımız tüm fotolara gönderimizin görselliğini hiç etkilemeden alt açıklama dediğimiz betimlemeler eklemenin mümkün olduğunu biliyor muydunuz? Üstelik hiç ekstra uzmanlık gerektirmeden? Sadece her gönderinizde biraz daha fazla zaman ayırmanız yeterli bunun için. Nasıl mı? Gelin birlikte bakalım.