Kategoriler
Yüreğimden ve Aklımdan Damıttıklarım

Yeni bir erişilebilirlik Serüveni: Bilişim Bülteni

Yepyeni ve mütevazi bültenimizden Erişilebilirlik dolusu merhaba. İstedik ki, Bilişim ve erişilebilirlik ipuçları dağınık durmasın, bir araya toplansın, erişilebilirlik dostları güçlerini birleştirsin. Yazılar, ipuçları ve bilişim haberleri bültenlerde buluşsun. Birbirinden kıymetli yazarlarımız her ayın ilk haftasında taptaze bilişim yazılarını sizlerle paylaşsın. Öyle olunca da bu site ortaya çıktı.

www.bilisimbulteni.com

Yine diliyor ve umuyoruz ki, yazılar yalnızca buradaki yazarlarla kalmasın, sizlerin de katkılarıyla yeni bilgiler ihtiyacı olanlarla buluşsun. Onun için de iki bağlantı ekledik ana sayfamıza. İlki kendi yazı ve ipuçlarınızı göndereceğiniz sizden gelenler bölümü. Yazılarınızı her ayın 20’sine dek bizimle paylaştığınız taktirde değerlendirip bültenimize koymaktan mutlu olacağız.

İkincisi de çözemediğiniz soru ve sorunlarınızı iletebileceğiniz Gönder Gelsin köşesi. Buraya yazdığınız soruları hem yazarlarımız yanıtlamaya çalışacak hem de soru ve yanıtları bir sonraki bültende yerini alacak.

Ha unutmadan! Sitemize abone olursanız tüm yeni bültenlerden anında haberdar olacağınızı da araya ekleyelim.

Çok önemli bir bilgi daha bu harika sitenin alt yapı çalışmalarını gerçekleştiren Uğur Gürbüze teşekkür az kalır. Her geçen gün yaptıklarının üzerine koyan Uğur’u çok daha iyi yerlerde göreceğimize olan inancımız sonsuz.

Ayrıca teknik konularda bizden desteğini hiç esirgemeden ne zaman olsa yardımımıza koşan Can Kırca’ya da İyiki varsın diyoruz.

 

Sizi daha fazla merakta bırakmayalım ve ilk bültenimizin yazı ve yazarlarını birlikte tanıyalım ne dersiniz

Kategoriler
Yüreğimden ve Aklımdan Damıttıklarım

İyilik Nedir Sizce

İyilik nedir sizce? Dilenciye para vermek? Bir hayır kurumuna bağışta bulunmak? Bir körü kırk adım götürmek? Otobüste istemese de birine yer vermek? Veya Yolun ortasındaki bir taşı kenara koymak? Kaldırım üzerine değil birkaç blok ötedeki park yerine arabamızı park etmek? Daha az kazanmak uğruna masaları dükkânımızın önünden taşırmamak? Kapımızın önüne kediler için dolu bir süt kabı bırakmak? Bir dostumuza laf olsun diye değil hakikaten nasılsın diyebilmek? Kitap seslendirmek? Daha da ötesi niçin yapılır, niye adına iyilik denir bazı eylemlerin?

26 Aralık günü gerçekleştirdiğimiz GETEM gönüllü okuyucu sertifika törenimizdeki konuşmamı sizinle de paylaşmak istedim. Yukarıdaki paragraf konuşmanın başıydı gelin devamına birlikte bakalım

Kategoriler
Yüreğimden ve Aklımdan Damıttıklarım

Sevgi Her Engeli Aşar mı?

Sabah kalktınız, lavaboya koştunuz, bir baktınız sular kesik. Hemen açtınız akıllı telefonunuzu şöyle bir mesaj: Sevgi her engeli aşar. Sizin için hazırladığımız özel su istasyonlarından kana kana suyunuzu içebilirsiniz. Evden çıktınız aceleyle arabanızın başına geçtiniz ki, bir de ne göresiniz önünüzde kocaman bir kamyon park etmiş. Ortalıkta kimseler yok. Sahibi nerede bunun diye aranırken, kasasında bir yazı fark ettiniz: Siz semt sakinlerinin tek ihtiyacı sevgi. Ne saçmalıyorum dimi? Oysa 3 Aralık günü İstanbul’da yaşayan engelliler şöyle bir sms aldılar:

“IBBSTK, Sevgi varsa engel yoktur. Hayatın her alanında engelli bireylerin yanındayız. Sosyal hayata katılımlarını kolaylaştırmak için özenle çalışıyor, Bölgesel İstihdam Ofislerimizle de işe kavuşmaları için özel uygulamalar hayata geçiriyoruz.

 

Ekrem İMAMOĞLU İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı”

İlk bakışta gayet sıradan ve iyi niyetli bir mesaj. Peki nedir benim derdim acaba? İsim ve parti adına göre bakmayın bu yazıya. Buradaki figür ve parti adlarını değiştirin  sonuç hiç değişmeyecek. Hangi siyasi akım ve partinin mensubu  olursa olsun, iş engelliliğe gelince neden en ilkel kodlara dönüyor tüm özneler hiç kafa yordunuz mu? Her yelpazedeki siyasal görüş ve ideoloji mesele engellilik olunca nasıl oluyor da birbirinin kopyası söylemleri  dillendirip vıcık vıcık bir kaygan zeminde dolaşıyor? Gelin birlikte tartışalım

Kategoriler
Yüreğimden ve Aklımdan Damıttıklarım

Sis

6 Kasım 2021 sabah saatleri İstanbul. Ortamda çok yoğun bir sis. Öyle ki vapur ve deniz otobüs seferlerinde birçok iptal söz konusu. Sabiha Gökçen hava alanı saat 08’den 11’e dek iniş ve kalkışlara kapanmış. 21 uçak İstanbul Hava alanına yönlendirilirken 20 uçuş da iptal edilmiş. THY o gün 14:30’a kadar olan iç hat uçuşlarını ertelemiş. Tüm bunların yarattığı maddi kayıp da cabası. Peki nedir bu tantananın nedeni? Bir doğa olayı nasıl oluyor da bu derecede bir karışıklığa yol açıyor derseniz, basit bir nedeni var: görüş mesafesi. Stratus bulutu yere çok yaklaşıyor, yerle temas eden su buharı kristalleşiyor ve yatay görüş mesafesini 1 kilometrenin altına düşürüyor. Eğer Sabiha Gökçen gibi içinde gerekli iniş sistemleri yoksa da pilotlar inişte pisti görme güçlüğü yaşadıkları için pas geçiyorlar. O nedenle de birkaç saatlik bu doğa olayı koca bir hava alanının geçici de olsa kapanmasına neden oluyor. Hiç dikkatinizi çekti mi herkes olayın nedeni olarak sisin yoğunluğunu gösteriyor, ama kimse insan görüşünün yetersizliğinden bahsetmiyor. Doğa koşullarında olan basit bir değişimin görmenin etkisini nasıl azalttığından söz eden yok. Diğer taraftan bir otobüste ineceğiniz durağı kaçırdıysanız nedeni anons eksikliğine değil, kör oluşunuza bağlanıyor. Bir toplantı için binanın yukarı katına çıkamadığınızda sebebi binadaki asansör yokluğuna değil, tekerlekli sandalye kullanmanıza atfediliyor. Şimdi sağlamcılığın anlamını bir daha düşünmeye ne dersiniz?

Kategoriler
Yüreğimden ve Aklımdan Damıttıklarım

Evdeki Kilimden Maraton Pistine 2: Hayallere 42 Km’lik Bir Yolculuk

8 Kasım 2021 07:33. Zor ve birkaç saatlik uykuyla geçen bir gece. Sanki dün 42 Km koşan ben değilim. Salondan tuvalete ve yatak odasına gitmek bile çok zor ve sancılı. Her iki diz birden pert galiba. İyileşmesi birkaç gün alacak sanırım.

EEE dile kolay. 2 yıllık bir hayalin son noktasına ulaşmanın bir sonucu olacaktı elbet. 2019 ekim ayı civarlarında Acaba Avrasya maratonunda 15 K koşsak mı diye başladığım yolda 2021 kasım ayında 42 k koşabilmenin yarattığı tanımlayamadığım bir mutluluk. Çok affedersiniz 42195 Km demek istedim.

Kategoriler
Yüreğimden ve Aklımdan Damıttıklarım

Sıradan Olmak Lazım Bazen

Okuduğumuz, dinlediğimiz, izlediğimiz tüm psikoloji ve sosyoloji kuramlarında insanlığın ölümsüz olma motivasyonundan söz edilir.  Freud, tüm insan davranışlarının ardında üreme ve yaşama isteği olduğu savı üzerine kurmuştur teoremini.  Dehşet Yönetim Kuramına göre insanı diğer canlılardan ayırt eden özelliklerden birisi bir gün öleceğini bilmesidir ve bu korkunç duyguyla baş etmek için bir biçimde ölümsüzlüğe ulaşmak uğruna, çocuk yapmaktan ibadet etmeye, kitap yazmaktan güçsüz yönlerini anımsamamak için kendini sakat diye nitelediği kişilerden soyutlamaya kadar bir dizi eylem ve söylem içindedir. Yani bedenen olmasa bile ruhun ama dini, ama farklı yollarla geleceğe gitmesi ve yaşamasıdır temel gaye. Tüm bunlar üzerine binlerce film çekilmiş, şiirler, şarkılar yazılmış, anıtlar, yapıtlar ortaya çıkmıştır. İyi ama ölümlü olmayı becerebiliyor muyuz dersiniz? Zaman zaman kaybolmayı, dikkat çekmemeyi, istediğinizi sorgulanmadan, bakışlar altında olmadan yapmayı, kimseye hesap vermemeyi dilemediniz mi hiç? Hep en başarılı, en yukarıda olmak mıydı gerçekten isteğiniz, yoksa kendi dürtülerinizi kimsenin yargısı olmadan doya doya yaşamak mı acaba?  Hele ki toplumun çoğundan daha farklı bir yeti farkınız varsa, o zaman kendinize itiraf edemediğiniz bu istek birkaç katına çıkmadı mı yaşamınızda?  Gelin biraz daha deşelim mi bunu?

Kategoriler
Yüreğimden ve Aklımdan Damıttıklarım

Olmamışlığım

Küçüklüğümden bir sahne. Birilerine diyorum ki, kör olmasaydım mühendis olurdum.  Sanırım 5-6 yaşlarındayım. O aralar benzer şeyleri sıkça söylüyordum galiba. Bir gün abim veya ablalarımdan biri kenara çekti beni ve şöyle dedi: “Bak, böyle söyleme çok üzülüyor annem-babam”. Neresinden tutalım? Kör olmamı bir yetersizlik karinesi olarak kabullenip baştan vazgeçmemden mi, yoksa bunu dile getirmeme bile izin vermeyen, hayal kuramamamı bile kısıtlayan çevresel koşullardan mı? Gelin biraz yeti farklarımızı ve hayallerimizi tabulaştıran şeyleri konuşalım.

Kategoriler
Yüreğimden ve Aklımdan Damıttıklarım

Evdeki Kırlent

Geçen gece bir yerden dönerken tam taksinin ön koltuğuna oturacağım, birden koltuk hareket etti düşeyazdım. Kaptan: “Pardon abi rahat et diye koltuğu arkaya alıyordum da”. Ben, onu ayarlayamam ya! Bu minik anın düşündürdükleri yazdırıyor bu satırları bana. Koltuktaki kırlent, sehpadaki saksı, askıdaki çanta. Hiç böyle hissettiğiniz veya hissettirildiğiniz anlar oldu mu hayatınızda? Benim o kadar çok olmuş ki dönüp baktığımda, belki de bugünkü kişiliğimdeki bazı izlerin sebebidir o anlar. “Dur ben yaparım.” cümle ve eyleminin insanlarda açtığı derin çukurları biraz inceleyelim mi, dilerseniz?

Kategoriler
Yüreğimden ve Aklımdan Damıttıklarım

Ebeveyn

– Birlikte koşabilir miyiz?

– Hayır, biz onun riskini alamayız.

 

– Şelaleye birlikte tırmanalım mı?

– Sakın, çok tehlikeli orası. Biz bile zor gidiyoruz.

 

– Kan verebilir miyim?

– Yanınızda kimse yoksa olmaz.

 

İlk yanıtı koşu için başvurduğumuz bir spor grubundan, ikincisini çok yakın bir arkadaş grubundan, üçüncüsünü de Kızılay’dan aldım son bir hafta içinde. Neyse ki son iki olayda ısrarlarım galip gelip istediklerimi yapabildim. Koşu meselesinde ise halen süreç askıda.

 

– Anne top oynayabilir miyim?

– Hayır, çıkamazsın tek başına dışarı.

 

– Resim yapabilir miyim?

– Hayır, İngilizce öğretmenin gelecek.

 

– Kitap okuyabilir miyim?

– Önce 200 soru çöz.

 

Bunlar da binlerce çocuğun sözde koruyucu kollayıcı ebeveynlerinden aldıkları yanıtlar…

Özellikle orta sınıf ailelerin çoğunda çocuklarına gösterdikleri davranışlarla toplumun sakatlara gösterdikleri tutum ve tavırlar o kadar benzer ki şaşarsınız. İşte o benzerliği irdelemek istiyorum biraz.

Kategoriler
Yüreğimden ve Aklımdan Damıttıklarım

Evdeki Kilimden Maraton Pistine

3 Nisan Cumartesi saat: 09:13. 4 Nisan İstanbul yarı maratonuna yaklaşık 25 saat kaldı. Uzun süredir duymadığım bir heyecan sarmış bedenimi. İnsanlık için gayet sıradan, hatta belki sıkıcı, benim içinse çok önemli bir gün olacak yarın hayatımda. İlk kez bir yarı maraton koşacağım ve ilk kez 21 Kilometreyi yapacağım.