Kategoriler
Yüreğimden ve Aklımdan Damıttıklarım

Senden Bir Tane Daha Var – Algının Tutsaklığı 1

Bundan birkaç ay öncesi bir kış günü. Sevda’yla birlikte eve doğru yürürken sokakta oynayan bir çocuk yaklaştı yanımıza. “Aaa! Abi senden bir tane daha var.” Âdem abiyle epey yakın oturuyoruz, onu kastediyor muhtemelen. İkimizin de kör oluşu, diğer tüm özellikleri görmezden gelmek için yeterli. Birkaç zaman sonra o çocukla bir daha karşılaştık. Bu sefer Âdem abi de vardı yanımda. Şakayla karışık takıldım. “Bak, benden bir tane daha var diyordun ya, bu di mi?” dedim. O da “Evet abi” dedi. Muhtemelen hepimizin yüzlerce kez karşılaştığı bir şey bu aslında. Ama çocuğun sözleri bu yazıyı düşürdü kalbime, beynime. Nasıl oluyor da tek bir özellik, bütün diğer niteliklerin önüne geçip bizi tanımlayan tek şey oluveriyor? İnsanları böyle tanımlara iten ne?

Aşağıda vereceğim EEEH Dergi Bağlantısında okuyacaklarınız, şimdilik üçlü bir yazı dizisinin ilki. İnsanların farklı bir şeyle karşılaştıklarında algılarının nasıl bu farka tutsak olup kalan her şeyi yok saydıklarını anlamaya ve anlatmaya çalıştım. Sizler de yorumlarınızda tutsak algı örnekleri verir misiniz? Böylece zenginleşir repertuarımız ne dersiniz?

https://eeeh.engelsizerisim.com/yazi/alginin-tutsakligi-1-senden-bir-tane-daha-var-abi

 

Kategoriler
Yüreğimden ve Aklımdan Damıttıklarım

Bir Covid Geldi Geçti. 21 Şubat 6 Mart 2022

Klavyeye dokunan parmaklardaki güç kaybı ve halsizlik, çok   yoğun bir boğaz ağrısı, çıkıp inen ateş ve çıktığı anda yaşanan üşüme ve eklem ağrıları. Yanında garnitür   olarak gelen burun tıkanıklığı ve hafif baş ağrısı. İşte benim Covid özetim. 21 Şubat günü biraz halsizlik hissedince risk almayıp test yaptırmaya karar verdim ve ben de sayısı milyara ulaşan covidliler kervanına katıldığımı öğrendim. Ortak belirtiler olsa da herkesin covidi kendi bireysel özelliklerine göre deneyimlediğini düşündüğümden kendi bedenimi gözlemleyip süreci bir günlük haline getirmek istedim. Sanırım yapmayı en çok sevdiğim şeyle, yazmakla iyileşmeye çalışıyorum.

Kategoriler
Yüreğimden ve Aklımdan Damıttıklarım

Bilişim Bültenimizin 2. sayısı Şubat 2022 çıktı!

Bilişim bültenimizin ikinci sayısından hepinize merhabalar dostlar. Aslında her ayın 1’inde veya onu takip eden hafta içinde çıkmak niyetimiz. Ama ilk sayımız ocak sonunda çıktığından şubat ayını boş geçmek istemedik. Eee haliyle sevgililer gününde de bilişimle ilgili çokça hediye alınabileceğini var sayarak 14 Şubat’ta size güzel bir sayı sunmak istedik. Hem daha pek bir yeniyiz bizi anımsayın diye umduk.

 

Şubat 2022 2. bülten sayımıza ulaşmak için tıklayın!

Kategoriler
Yüreğimden ve Aklımdan Damıttıklarım

Yeni bir erişilebilirlik Serüveni: Bilişim Bülteni

Yepyeni ve mütevazi bültenimizden Erişilebilirlik dolusu merhaba. İstedik ki, Bilişim ve erişilebilirlik ipuçları dağınık durmasın, bir araya toplansın, erişilebilirlik dostları güçlerini birleştirsin. Yazılar, ipuçları ve bilişim haberleri bültenlerde buluşsun. Birbirinden kıymetli yazarlarımız her ayın ilk haftasında taptaze bilişim yazılarını sizlerle paylaşsın. Öyle olunca da bu site ortaya çıktı.

www.bilisimbulteni.com

Yine diliyor ve umuyoruz ki, yazılar yalnızca buradaki yazarlarla kalmasın, sizlerin de katkılarıyla yeni bilgiler ihtiyacı olanlarla buluşsun. Onun için de iki bağlantı ekledik ana sayfamıza. İlki kendi yazı ve ipuçlarınızı göndereceğiniz sizden gelenler bölümü. Yazılarınızı her ayın 20’sine dek bizimle paylaştığınız taktirde değerlendirip bültenimize koymaktan mutlu olacağız.

İkincisi de çözemediğiniz soru ve sorunlarınızı iletebileceğiniz Gönder Gelsin köşesi. Buraya yazdığınız soruları hem yazarlarımız yanıtlamaya çalışacak hem de soru ve yanıtları bir sonraki bültende yerini alacak.

Ha unutmadan! Sitemize abone olursanız tüm yeni bültenlerden anında haberdar olacağınızı da araya ekleyelim.

Çok önemli bir bilgi daha bu harika sitenin alt yapı çalışmalarını gerçekleştiren Uğur Gürbüze teşekkür az kalır. Her geçen gün yaptıklarının üzerine koyan Uğur’u çok daha iyi yerlerde göreceğimize olan inancımız sonsuz.

Ayrıca teknik konularda bizden desteğini hiç esirgemeden ne zaman olsa yardımımıza koşan Can Kırca’ya da İyiki varsın diyoruz.

 

Sizi daha fazla merakta bırakmayalım ve ilk bültenimizin yazı ve yazarlarını birlikte tanıyalım ne dersiniz

Kategoriler
Yüreğimden ve Aklımdan Damıttıklarım

İyilik Nedir Sizce

İyilik nedir sizce? Dilenciye para vermek? Bir hayır kurumuna bağışta bulunmak? Bir körü kırk adım götürmek? Otobüste istemese de birine yer vermek? Veya Yolun ortasındaki bir taşı kenara koymak? Kaldırım üzerine değil birkaç blok ötedeki park yerine arabamızı park etmek? Daha az kazanmak uğruna masaları dükkânımızın önünden taşırmamak? Kapımızın önüne kediler için dolu bir süt kabı bırakmak? Bir dostumuza laf olsun diye değil hakikaten nasılsın diyebilmek? Kitap seslendirmek? Daha da ötesi niçin yapılır, niye adına iyilik denir bazı eylemlerin?

26 Aralık günü gerçekleştirdiğimiz GETEM gönüllü okuyucu sertifika törenimizdeki konuşmamı sizinle de paylaşmak istedim. Yukarıdaki paragraf konuşmanın başıydı gelin devamına birlikte bakalım

Kategoriler
Yüreğimden ve Aklımdan Damıttıklarım

Sevgi Her Engeli Aşar mı?

Sabah kalktınız, lavaboya koştunuz, bir baktınız sular kesik. Hemen açtınız akıllı telefonunuzu şöyle bir mesaj: Sevgi her engeli aşar. Sizin için hazırladığımız özel su istasyonlarından kana kana suyunuzu içebilirsiniz. Evden çıktınız aceleyle arabanızın başına geçtiniz ki, bir de ne göresiniz önünüzde kocaman bir kamyon park etmiş. Ortalıkta kimseler yok. Sahibi nerede bunun diye aranırken, kasasında bir yazı fark ettiniz: Siz semt sakinlerinin tek ihtiyacı sevgi. Ne saçmalıyorum dimi? Oysa 3 Aralık günü İstanbul’da yaşayan engelliler şöyle bir sms aldılar:

“IBBSTK, Sevgi varsa engel yoktur. Hayatın her alanında engelli bireylerin yanındayız. Sosyal hayata katılımlarını kolaylaştırmak için özenle çalışıyor, Bölgesel İstihdam Ofislerimizle de işe kavuşmaları için özel uygulamalar hayata geçiriyoruz.

 

Ekrem İMAMOĞLU İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı”

İlk bakışta gayet sıradan ve iyi niyetli bir mesaj. Peki nedir benim derdim acaba? İsim ve parti adına göre bakmayın bu yazıya. Buradaki figür ve parti adlarını değiştirin  sonuç hiç değişmeyecek. Hangi siyasi akım ve partinin mensubu  olursa olsun, iş engelliliğe gelince neden en ilkel kodlara dönüyor tüm özneler hiç kafa yordunuz mu? Her yelpazedeki siyasal görüş ve ideoloji mesele engellilik olunca nasıl oluyor da birbirinin kopyası söylemleri  dillendirip vıcık vıcık bir kaygan zeminde dolaşıyor? Gelin birlikte tartışalım

Kategoriler
Yüreğimden ve Aklımdan Damıttıklarım

Sis

6 Kasım 2021 sabah saatleri İstanbul. Ortamda çok yoğun bir sis. Öyle ki vapur ve deniz otobüs seferlerinde birçok iptal söz konusu. Sabiha Gökçen hava alanı saat 08’den 11’e dek iniş ve kalkışlara kapanmış. 21 uçak İstanbul Hava alanına yönlendirilirken 20 uçuş da iptal edilmiş. THY o gün 14:30’a kadar olan iç hat uçuşlarını ertelemiş. Tüm bunların yarattığı maddi kayıp da cabası. Peki nedir bu tantananın nedeni? Bir doğa olayı nasıl oluyor da bu derecede bir karışıklığa yol açıyor derseniz, basit bir nedeni var: görüş mesafesi. Stratus bulutu yere çok yaklaşıyor, yerle temas eden su buharı kristalleşiyor ve yatay görüş mesafesini 1 kilometrenin altına düşürüyor. Eğer Sabiha Gökçen gibi içinde gerekli iniş sistemleri yoksa da pilotlar inişte pisti görme güçlüğü yaşadıkları için pas geçiyorlar. O nedenle de birkaç saatlik bu doğa olayı koca bir hava alanının geçici de olsa kapanmasına neden oluyor. Hiç dikkatinizi çekti mi herkes olayın nedeni olarak sisin yoğunluğunu gösteriyor, ama kimse insan görüşünün yetersizliğinden bahsetmiyor. Doğa koşullarında olan basit bir değişimin görmenin etkisini nasıl azalttığından söz eden yok. Diğer taraftan bir otobüste ineceğiniz durağı kaçırdıysanız nedeni anons eksikliğine değil, kör oluşunuza bağlanıyor. Bir toplantı için binanın yukarı katına çıkamadığınızda sebebi binadaki asansör yokluğuna değil, tekerlekli sandalye kullanmanıza atfediliyor. Şimdi sağlamcılığın anlamını bir daha düşünmeye ne dersiniz?

Kategoriler
Yüreğimden ve Aklımdan Damıttıklarım

Evdeki Kilimden Maraton Pistine 2: Hayallere 42 Km’lik Bir Yolculuk

8 Kasım 2021 07:33. Zor ve birkaç saatlik uykuyla geçen bir gece. Sanki dün 42 Km koşan ben değilim. Salondan tuvalete ve yatak odasına gitmek bile çok zor ve sancılı. Her iki diz birden pert galiba. İyileşmesi birkaç gün alacak sanırım.

EEE dile kolay. 2 yıllık bir hayalin son noktasına ulaşmanın bir sonucu olacaktı elbet. 2019 ekim ayı civarlarında Acaba Avrasya maratonunda 15 K koşsak mı diye başladığım yolda 2021 kasım ayında 42 k koşabilmenin yarattığı tanımlayamadığım bir mutluluk. Çok affedersiniz 42195 Km demek istedim.

Kategoriler
Yüreğimden ve Aklımdan Damıttıklarım

Sıradan Olmak Lazım Bazen

Okuduğumuz, dinlediğimiz, izlediğimiz tüm psikoloji ve sosyoloji kuramlarında insanlığın ölümsüz olma motivasyonundan söz edilir.  Freud, tüm insan davranışlarının ardında üreme ve yaşama isteği olduğu savı üzerine kurmuştur teoremini.  Dehşet Yönetim Kuramına göre insanı diğer canlılardan ayırt eden özelliklerden birisi bir gün öleceğini bilmesidir ve bu korkunç duyguyla baş etmek için bir biçimde ölümsüzlüğe ulaşmak uğruna, çocuk yapmaktan ibadet etmeye, kitap yazmaktan güçsüz yönlerini anımsamamak için kendini sakat diye nitelediği kişilerden soyutlamaya kadar bir dizi eylem ve söylem içindedir. Yani bedenen olmasa bile ruhun ama dini, ama farklı yollarla geleceğe gitmesi ve yaşamasıdır temel gaye. Tüm bunlar üzerine binlerce film çekilmiş, şiirler, şarkılar yazılmış, anıtlar, yapıtlar ortaya çıkmıştır. İyi ama ölümlü olmayı becerebiliyor muyuz dersiniz? Zaman zaman kaybolmayı, dikkat çekmemeyi, istediğinizi sorgulanmadan, bakışlar altında olmadan yapmayı, kimseye hesap vermemeyi dilemediniz mi hiç? Hep en başarılı, en yukarıda olmak mıydı gerçekten isteğiniz, yoksa kendi dürtülerinizi kimsenin yargısı olmadan doya doya yaşamak mı acaba?  Hele ki toplumun çoğundan daha farklı bir yeti farkınız varsa, o zaman kendinize itiraf edemediğiniz bu istek birkaç katına çıkmadı mı yaşamınızda?  Gelin biraz daha deşelim mi bunu?

Kategoriler
Yüreğimden ve Aklımdan Damıttıklarım

Olmamışlığım

Küçüklüğümden bir sahne. Birilerine diyorum ki, kör olmasaydım mühendis olurdum.  Sanırım 5-6 yaşlarındayım. O aralar benzer şeyleri sıkça söylüyordum galiba. Bir gün abim veya ablalarımdan biri kenara çekti beni ve şöyle dedi: “Bak, böyle söyleme çok üzülüyor annem-babam”. Neresinden tutalım? Kör olmamı bir yetersizlik karinesi olarak kabullenip baştan vazgeçmemden mi, yoksa bunu dile getirmeme bile izin vermeyen, hayal kuramamamı bile kısıtlayan çevresel koşullardan mı? Gelin biraz yeti farklarımızı ve hayallerimizi tabulaştıran şeyleri konuşalım.